4 Şubat 2010 Perşembe

türban meselesi yine alevleniyor...

nuray mert'in yazısı...

darbe mevzusu kapanıyor anlaşılan...çünkü sayın başbakan gördü ki 2003 ten beri 20'ye yakın (!) darbe (!?) atlatan mazlum! akp hükümeti söylemi artık geri tepmeye başlıyor; biraz da türbandan yüklenelim diyorlar...neyse, konu bu değil...nuray hanım'ın haklı olduğu noktalar var...bir insanın giyimi nedeniyle bir yere alınmaması gerçekten yaralayıcı olabilir... (mesela, mayoyla cumhurbaşkanlığındaki davete katılmak istesem, nasıl olur?) ancak ben ordunun bu uygulamasının sadece türban için geçerli olduğunu sanmıyorum...çok iyi hatırlıyorum, yedek subay olan arkadaşımla orduevinde bir davete katılmak için "keçi" sakalımı kesmek zorunda kalmıştım...ve bir ara, "kot pantolonla gelirseniz içeri alınmazsınız" diyorlardı, yanılmıyorsam...demek istediğim, bu emine hanıma yapılan bir hareket değil, kaldı ki başörtüsüyle (sadece bağlama şeklini değiştiriyorsunuz) içeri girebilirdi... bu da bence sorulması gereken bir soru: eğer sadece bağlama şekli bu problemi çözebilecekse neden "mağdur olduğunu söyleyen insanlar" kendi bağlama şeklinde bu kadar diretiyorlar? mevzu yine başbakana uzanıyor..."velev ki semboldür"... benim düşüncem; türban çarşafın modaya-dönemine uydurulmuş halidir...ve sadece "belli bir düşünce"nin sembolü olduğundan takılmaktadır, inanç nedeniyle değil...inanç saçların, vücudun örtülmesini söylüyor...başörtüsünü alttan bağlayınca da saçlar gerektiği gibi kapatılmaktadır...o zaman, sorun ne? sorun, yine akp mazlum, yine başbakan mağdur, yine halkım bana sahip çıksın, oylarını bana versin politikasıdır... sorun, inancın ve inanan insanların bu oyunlara alet edilmesidir... sorun, her yerde ve her zaman benim borum ötecek düşüncesiyle devletin idare edilebileceğini, "demokrasi-demokrasi" dedikçe de demokrat olunacağını sanmaktır..."yasakları kaldırmak demokrasi getirmez, anarşi getirir!" demokrasilerde, yasaları ve yasakları doğru düzenlemek gerekir...ordunun kendi içinde böyle bir kıyafet yönetmeliği yapma hakkı var mı, bunu konuşalım...bakın, fransa çarşafı tartışıyor..."çarşaf giymek insanların demokratik hakkıdır", diyebilir misiniz? peki çıplak gezmek de insanların demokratik hakkı mıdır? ya da afrika kabilesi gibi sadece "küçük bey"in kafasına bir külah takıp sokağa çıkmak? yani mesele öyle "inanç meselesi" ya da "kıyafet seçimi" falan değil...türkiye'de hakim zihniyetin değiştirilmesi kavgasında açılmış cephelerden biridir, türban...ve altı kaval üstü şişhane giyinen genç kızları gördükçe büyük çoğunluğun da sadece zorunluluktan, aile-çevre baskısı nedeniyle "türban" kullandığına daha fazla ikna olmaktayım...

Hiç yorum yok: