28 Şubat 2011 Pazartesi

SEKİZ YILDA AKP İKTİDARI NEYİ BAŞARDI?

Sekiz yılda AKP iktidarı pek çok şey başarmış olarak addedilebilir. Yollar, fıskiyeli kavşaklar, üst geçitler yaptılar, tesisler açtılar… Doğrudur. Ama bugün fark ettiğim bir şey bence en başarılı oldukları konu.

Bugün Engin Ardıç’ın bir yazısını okudum. Pek takip ettiğim bir yazar değildir, kendisi. Yazdıklarının da konuyla alakası yok zaten. Facebook’da bir arkadaşım işaretlemiş, öyle haberim oldu. Engin bey yine her zaman ki gibi “döktürmüş” yorumculardan birinin tabiriyle. Beni Engin bey’in söyledikleri değil altında yazan yorumlar düşündürdü.

Benim midemi bulandıran bu yazı için az denemeyecek sayıda insan methiyeler düzmüştü. “Helal olsun be! Ne güzel giydirmişsin darbecilere! Gitsinler Ata’larına şikâyet etsinler!” demişler. Neredeyse “Cehennemin dibine kadar yolları var.”diyecekler, asker eşleri için… Tabii yazının altında methiyeler haricinde hiç bir olumsuz yorum olmaması düşündürücü! Genelde böyle yazıların altında küfrün bini bir para olur.

İşte AKP hükümetinin başardığı şey bu. En başarılı oldukları şey. Artık Türkiye’de iki halk var.

Aynı olaya bakıyor ve biri AK derken diğeri KARA diyor. Belki uzun zamandır söyleniyor, herkes farkında ama ilk kez bu kadar çarpıcı şekilde benim kafama dank etti. Belki o yazıyı beğenenlerden biri bir zamanlar benim arkadaşım olduğu için, belki midemi bulandıran bir yazıya bu kadar övgü yağdırıldığı için...

Bu insanlar benimle aynı yazıyı okuyor ve benim AK dediğime KARA diyorlar!

“Bakıyorum ve görüyorum. Herşey ortada. Bu AK!” Onlar da aynısını söylüyorlar. “Bunu nasıl görmüyorsunuz. Bu KARA!”

Ergenekon davası başladığından böyle değil mi? Birileri “demokrasi gelecek” diyor diğerleri “demokrasi gidiyor” diyor… Birileri “Yargı elden gidiyor” diyor diğerleri “yargı şimdi bağımsız oldu” diyor… Gazeteciler içeri atılırken birileri “adalet yerini buldu” diyorlar diğerleri “bu faşizmdir” diyor…

İşte bunu başardı AKP iktidarı, sekiz yılda. Bu ülkeyi tam orta yerinden ikiye bölmeyi başardı.

Yıllardır kimsenin başaramadığını bu hükümet başardı. Hem de karşısında duranların söyledikleri ile aynı şeyleri söyleyerek. Demokrasi istiyoruz diyenleri hapse atıp alın işte demokrasi diyerek… Adalet istiyoruz diyenlere delil üretip al sana adalet diyerek… Hakkımızı savunamıyoruz, bu nasıl yargı diyenlere manşetlerde, televizyonlarda terörist diyerek...

Teröristlere sayın diyenler, sınır kapılarında teröristleri salıverip davul zurna çaldıranlar; teröristlerle savaşanlara, binlerce hayat kurtarmış bilim adamlarına, fikir üreten, doğruları anlatan gazetecilere terörist diyorlar! Birileri de bunları alkışlayıp özgürlük geliyor, demokrasi geliyor, vesayet gidiyor diye tempo tutuyor.

Oysa ülke elden gidiyor…

Artık iktidardakilerin bir şey söylemesine yapmasına da gerek yok. Bir sanatçı televizyonda bir söz söylüyor; ertesi gün medyanın yarısı yerden yere vuruyor, sosyal medya çalkalanıyor; küfürler, tehditler… Halkın yarısı da onun ne kadar doğru konuştuğunu düşünüyor, söylüyor. Ama medyanın diğer yarısında sadece bir iki ses çıkıyor. Çünkü onlar artık söylenmesi gerekeni rahatlıkla söyleyemiyor…

Bugün başbakanın Kılıçdaroğlu için söyledikleri bana benzer çağrışımlar yaptı. Ergenekon için yer göstermiş başbakan; “Git Danıştay saldırısına, 1 Mayıs katliamına, Dersim’e bak görürsün.” demiş. “Dersimdeki akrabalarına sor, anlatsınlar…”Uç yıldır yargı devam ediyor, sanıklar ne ile suçlandıklarını bilmiyor, beş bin sayfalık iddianameyi sayfa sırasına koymaya çalışırlarken başbakan Ergenekon’un tarihini tüm halka anlatıyor televizyonlarda. Neredeyse “Kuruluşu 1923. İlk temelleri 1919’da Samsun’da atıldı. Ana hatları İnönü’de, Sakarya’da oluşturuldu.” diyecek.

Dersim lafı çıktığından beri başbakanın ağzından düşmüyor bu sözler. 70 – 80 sene önce olmuş olayların sorumlusunun CHP olduğunu, İsmet İnönü olduğunu, Atatürk olduğunu söylemek istiyor, aklınca. Bir yandan da mutlaka Kılıçdaroğlu’nun soyuna dokunduracak. Ondandır, “akrabalarına sor” diyor.

Dersim’in bir muhatabı varsa o da sensin sayın başbakan. Kemal Kılıçdaroğlu mu Dersim’de harekât kararı verdi? Bugünkü CHP’lilerin %90’ı o tarihte daha doğmamıştır bile. Yürekliysen çıkar dersin: “Şu tarihte Dersim’de yapılanlardan Türkiye Cumhuriyeti devleti adına özür diliyorum.” Sen devletin en yetkili adamısın. “Bundan sonra şöyle tazminat vereceğiz, böyle haklarını iade edeceğiz.”. Eğer Dersim’de olanlarla bu kadar ilgiliysen sorumluluğu devlet adına üzerine alırsın ve konuyu kapatırsın. O tarihte Dersim’de olanlar Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihidir, CHP’nin değil. Kılıçdaroğlu’ndan çok senin sorumluluğun var.

“Başbakan olarak benim bir sorumluluğum yok. Tüm kabahat CHP’lilerin. Ben ne o zamanın hükümetini ne de cumhurbaşkanını tanırım” diyorsan o zaman çıkıp diyeceksin ki: “Biz artık rejimi değiştiriyoruz. Türkiye Cumhuriyeti ile bağlarımızı koparttık. Biz “Ilımlı Türk İslam Cumhuriyeti”ni kuracağız. Dersim katliamını, devletin borçlarını ve Silivri’yi CHP’yle MHP’ye bırakıyoruz”. Tüm Türkiye bilsin aslında ne demek istediğini.

Türkiye artık yazılı metinde farklı, kendi aklından konuştuğunda farklı kişiliklere bürünen çift kişilikli başbakana sahip olduğu gibi aynı olaya bakıp “bravo, çok güzel oldu!” ya da “yuh, mahvettiniz ülkeyi be!” diyen çift kişilikli bir halka da sahip oldu, sayenizde.

Ne sağ-sol, ne laik-dinci, ne zengin-yoksul, ne türk-kürt ayrımı halkı bu noktaya getirebilmişti.

İşte bunu başardı bu hükümet! Halkı bölünme noktasına getirdi…

En başından beri yapmak istedikleri buydu, herhalde.

Başardılar.

Hiç yorum yok: